GenelBlog Single

AYDINLATMANIN UYKU DURUMU ETKİLERİ

Yapılan bir deneyin sonucuna göre, aydınlatmanın gerçek dünya koşullarında ruh halini, uyanıklık ve uyku durumunu etkileme gücü, farklı kişilikler ve motivasyonların bir sonucu olarak sınırlı olabilir gibi görünüyor.

Future Designs danışmanı, uyku uzmanı Dr. Neil Stanley tarafından yürütülen test, ışığın iki gönüllünün sirkadiyen ritimleri üzerindeki etkilerini analiz etmek ve farklı ışık türlerinin insanın uyanıklık ve uyku fonksiyonlarını nasıl etkilediğini kaydetmek amacıyla yaz ortası bir günde gerçekleşti.

Peki nedir bu sirkadiyen ritm? Dünya, mevsimsel ve günlük vb.  temelinde öngörülebilen çevresel değişimlerle oldukça ritmik bir yerdir ve en önemli ritmik değişim 24 saatlik aydınlık/karanlık evresidir. Sirkadiyen ritmler, yaklaşık 24 saatte bir karanlık/aydınlık evresine göre tekrar eden günlük ritmlerdir ve canlılarda içsel bir saat (sirkadiyen saat) tarafından yönetilirler. Bu içsel saatler dış çevre ile vücudun iç uyumunu koordine ederler. Dünyada yaşayan bütün canlılarda olduğu gibi insanlarda da, neredeyse bütün fizyolojik (Örn. Hormon üretimi) ve davranışsal (uyku-uyanık olma evresi) parametreler sirkadiyen ritm gösterirler. Çevreden gelen ışıkla sirkadiyen saat arasındaki senkronizasyon vücudun etkin ve uygun fonksiyonları için büyük önem taşımaktadır. Sirkadiyen sistem kısa dalga boylu mavi ışığa (400-460nm)daha duyarlı iken görsel sistemin en duyarlı olduğu bölüm görünür spektrumun orta bölümüdür. En önemli husus şu ki, görsel sistemimiz ışığa maruz kalmanın zamanlamasına önemli ölçüde bağımlı değildir, bu nedenle gece yada gündüz her hangi bir saatte ışık uyarısına iyi cevap verir. Ancak sirkadiyen sistem biyolojik saatimizin senkronizasyonunu ve normal bir gündüz/gece döngüsünü engelleyen bir faz ilerlemesi yada gecikmesi ile cevap verebilir. Sirkadiyen ritim, görsel sistemin aksine mekansal nesnelere cevap vermez. Sirkadiyen uyarı, ipRGC reseptörlerine gelen ışık  ve karanlığın burada nöral sinyallere dönüşmesi ve beyindeki üst kiazmatik çekirdeğe (SCN) iletilmesiyle gerçekleşir. SCN, endojen salınım sağlayan tek saattir ve ana sirkadiyen osilatörüdür. Gelen bu sinyallere göre epifizden melatonin hormonu salgılatarak sirkadiyen ritmi düzenler. Bu ritmin bozulması durumunda uyku düzeninin bozulması, performans düşüklüğü, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, hormon seviyelerinde değişme, vücut ısı değişiklikleri, kan basıncı ve belirli kanser türlerine karşı riskin artması gibi birçok probleme yol açabilmektedir.

 

İki farklı aydınlatma tonu, dijital olarak kontrol edilen, duvardan duvara aydınlatan tavan panelleriyle oluşturuldu. Aynı yaş, boy ve kilodaki iki gönüllü, 24 saat boyunca Londra’daki Future Desings Teknoloji Merkezi’nin vitrininde çalıştı ve uyudu. Merkezin önünden gelip geçenler, Light, Work, Sleep (Işık, Çalışma, Uyku) adı verilen deney hakkında okumaya ve mekânları gözlemlemeye teşvik edildi. 

Yapılan çalışma günü boyunca gönüllülerin hafızaları, tepki süreleri ve dikkatleri Dr. Stanley tarafından düzenli olarak ölçüldü ve gönüllüler ruh halleri ile uyanıklık durumları hakkında sorgulandı. Bilişsel fonksiyonları, ertesi sabah test edildi ve değerlendirildi. 

Şaşırtıcı bir şekilde bütün bir deney boyunca 2700K daha düşük düzeyde uyku hali üretirken 6000K “psikomotor dikkat görevi”nde (bir dizi uyarana verilen tepkiyi ölçen ve deneğin uyaranın belirmesine karşı uyanık ve dikkatli olmasını gerektiren zaman ayarlı bir tepki görevi) uyarana karşı tepki süresi üzerinde negatif etkiye sahipmiş görünüyordu.

Test ortamının yetersizliğine rağmen farklı aydınlatma koşullarının performans, uyanık olma duyguları ve özellikle öznel ruh hali üzerinde önemli etkiye sahip olabileceği anlaşıldı. Işık, Çalışma, Uyku deneyinde 6000K soğuk beyaz ışığa maruz kalan denek gün boyunca, özellikle öğleden sonra ve akşam kendini daha az uyanık hissetti. Bu sonuç, mavi ışığın uyanık olma hali üretme ve performansı iyileştirme gücüne sahip olduğu teorisine ters gibi düşünülebilir. Daha “gerçek dünya” koşulları altında ideal bir çevrede durum böyle olabilir ancak bu deneyde görüldüğü gibi diğer birçok unsurun da etkisi olabilir. Araştırmacılar, özellikle öğleden sonra ve akşamları 6000K soğuk beyaz ışığa uzun süreli maruz kalmanın, o saatlerde güneş ışığındaki doğal değişimlere ters olduğu da düşünülürse başlı başına yorucu bir durum olabileceği sonucuna vardı. “Ayrıca güneş ışığına maruz kalma, yukarıdan yansıyan yapay 2700K sıcak beyaz ışığın rahatlatıcı etkilerini yok edebilir. “İnsanlar ışığı sadece zeitgeber (ritim verici) olarak kullanmaz, bizler sosyal etkileşimler ve besin alımı gibi diğer durumlara da tepki veririz. Deneyimizde her ne kadar yeme zamanlamalarını kontrol ettiysek de kişilerin beslenmeye verdiği tepki, örneğin sıradan bir yemekle kıyaslandığında hoş bir yemeğin verdiği keyif, duruma verdikleri tepkide bir rol oynayabilirdi. “Belki de bu, Işık, Çalışma, Uyku deneyinin en önemli çıktısı. Gönüllülerin tepkilerine katkıda bulunan can alıcı unsur bireysel farklılıklar. Denekler cinsiyet, yaş, yapı vs. açısından denk, ışık dışında koşullar mümkün olduğunca aynıyken deneklerin ruh hali ve uyku seviyesi arasındaki farklılıklar sonuçları ciddi olarak etkileyecektir.” “Örneğin, referans değerindeki değişikliklere bakmak yerine KSS ham puanlara baktığımızda 2700K sıcak beyaz ışıktaki gönüllümüzün, 6000K soğuk beyaz ışıktaki gönüllümüze kıyasla çalışmanın başında epeyce uykulu olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla daha rahatlatıcı olduğu düşünülen koşullar altında uykululuk hali puanında da değişime daha az fırsat verdi. Yani olasılıkla etki, onun durumunda ölçülebilir bir değişimin fark edilmesi için orantılı olarak daha büyük olması gerekirdi. Bu aynı zamanda onun uyanık olmayla ilişkili Çizgi Analog Derecelendirme Ölçeği ölçümlerinde de niye daha az değişiklik gösterdiğini açıklayabiliyor.” Uyku danışmanı Dr. Stanley’in vardığı sonuç: “Ayarlanabilen beyaz ışığın uyanıklık halinde ve performansta değişime yol açma gücü olabilir ancak bu, günlük hayatımızı etkileyen pek çok unsurdan sadece biri. Işığın günlük performans ve uyanıklık hali üzerindeki etkisine ilişkin nispi katkının açıklığa kavuşturulması gerekiyor.”

Up